Ay tutukluk yaptı bu gece

Ay tutukluk yaptı bu gece
Tanımsız bir karanlığın peşinden gidiyoruz
Yıldızlı şarkıları kasetten çaldık
Müzisyenler de kırgın bize biraz.
Akrep yelkovanından adımız gibi ayrı düştüğünde kovalarmış saatleri
Biz pek vakitliydik 
Son kalkış saatlerine bakınca 19s'nin.
Dışarısı bildiğin şehir ; gündüz güneş çekiyor betonlar,
Gece tütün.
İçerisi bildiğin cehennem; bazı yastıklar alev alıyor sevişmekten
Bazı yastıklar birbirinden ayrı sevişenlerden yağmur.
Kader dedim, 
Yazdıkların okunmuyor
Bundandır anlam veremeyişim yaşananlara.
Gülüşmeler biraz çarpıcıydı 
Yüzümde kazandan kalan hasar
Aklımdan silinmeyen hasar kayıtları
Bir rüzgara karşı ufacık umut hazırda bekleyen yelkenler gibi 
Ölülüğü zamansız kolluyor patika.
Ayrıldığımız günler iyidik, adını hatırlayabiliyordum
Şimdi adını hatırlayamadıklarım soruyor
El işi kağıtlarından yaptığımız püsküllerden bahseder gibi
Kesik kesik
Geveliyor biraz ağzım
Ve biraz böyle olmamalıydı gibi
Gitti derken topallıyor ayaklarım.

Ay tutukluk yaptı bu gece,
Ruhsatsız bir elden tuttuk silahı
Herkes kendi acısına sıktı 
Yıldızlı şarkıları kasetten çaldık,
Bunu müzisyenlerde inkar etmedi.
Saatleri duvara astık
Yerden topluyoruz şimdi ölülerini
Hayır, kimse görmedi birbirini
Bizde pek ifadesiz kaldık ardımızda
Adımı da bıraktım.
Meçhule giden yol diye birşey yok
Adın olmadan geçtiğin her sokak kayıp.
-rızaçelik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yıllar boyu kaybettiğin yolları bir hayatın bedeni üstünde aramayı hissetiren şey neydi ?

düş denemeler'i hayal sinemalar'ında vizyonda 1

gelirken ağustos giderken şubat