yıllar boyu kaybettiğin yolları bir hayatın bedeni üstünde aramayı hissetiren şey neydi ?


   tenindeki çizgilerin uzun yolculukları andıran loş gölgeleri arasında aranan bir bileti kesen nefesimin bıraktığı heyecandan, öperek uyandırdığım masal kahramanlarını andıran yükselip alçalan göğüslerin ve şu köz gözlerinin ardında saklanmış çiğ yavrusu etimin kanayan sıcaklığında pişen, piştikçe aşka dönüşen ecel terlerinin doruklarda bırakttığı tadı damaklara tercih etmek aptallık mıdır?
   seni ne seviştiğim ne sevdiğim bir günün hatrına anıyorum ki, henüz adını yeni öğrendim. sana benim olmayan hangi hayatı yakıştırdıklarını düşünüyorum. düşünüyorum sana yakışmasa da hayatım. ideolojilerinin hangi kapılarını kapadığı umrumda değil ama içinde nerede gizli bir yol varsa, nerede cinayet tehlikesinin uyarıları yanıp duruyorsa orada kalmam gereken bir adımın olduğunu düşünmeyi aklımdan çıkarmak istemiyorum.
   bana hiç resim çizdirmediler. hayallerim mümkün olmayan hayallerle sınırlıydı. sevişmenin teni terk eden ruhların birbirine girmesiyle sevişmek olduğunu sanarım. sana senin çizgilerinin aritmetiğine ters düşen bir formülle gelirim hep. nedenini bilmediğim ağrıların kasıklarında şekillenen bir parça melodiyle konuştuğumuz satılar, hangi şiiri seviyorsan onu fısıldarım kulaklarına.
  sakın heyecan yapma, geleceğin cümlesi geçmiş kadar acı vermiyor.

Rıza Çelik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Göklerden inen bir yaralı vardır

Ne olur bana biraz sen lazm

Trifolium İncarnatum Ölümü