düş denemeler'i hayal sinemalar'ında vizyonda 1
ala şafağında geceye saydam düşmüş yüzün
güvercinler akan nehir saçlarından
boynun bir yatak oluşu okyanusa,
gülüşünden çarpan güneşi kısık gözlerim
ağırlığına düşen sessiz harfler
beni milyon kere say
sayılar kirpiklerinden başlarken
sıfıra değmeyen dilin, benim tenime değiyor.
dur,
ellerinin parmaklarıma çarpışı hazin bir kazanın
yaralanmaya burun deliklerinden başlamak,
keskin gözlerinden acil bir ambulans çıkar
ki sen
üstüne düştüğüm bulut
ki sen
belime sarılan ağaç
ki sen
baharı üstüne kuşanmış yeşil
yaralar her zaman acı doğurmaz bir annedir
cenneti telifi gözlerine çekmiş haktır keskin bakışın
nefesimi kesme,dur
soluğunu enseme gizlemiş melek
yaklaşma,
bir günahı fırça geçirmiş dudaklarımdan boyamak dudaklarını
hem benim saçlarım tiner kokar biraz,
ağır ol, başın dönüyor yaşamaktan.
ufak bir ceylanın gece titreyişi duruyor eylül kıvrımında yanaklarının
bırak
suyunu şiirlerden beslediğim bir el döküyorum yüzüne
öyle narin,saf,yumuşak
hayır,bir gerekçesi yok sözlerimin
doğa bir şekil beni sana büyütüyor.
sızlayan göz bebeklerini görüyorum, an itibariyle katiliyim sigara dumanlarının
bundan çakmakların haberi yok,
henüz seninde.
fotoğraflarından yönetmeni olduğum filmler çekiyorum ara sıra
"düş denemeler'i hayal sinemalar'ında vizyonda"
ben kirpiklerinde yakışmayacak kadar ikinci sınıf oyuncu
ve biraz ideallerinden uzak gereksiz
sanırım yakın mesefalerin karşıt aynasıyız.
hayır, stop !
lanet bir metin yazarıyım,
şiirler biraz olağan dışı imgesel.
takılıp düştüğüm köprücük kemiklerin,
biraz aklım kalıyor doğrulurken
unuttuğum bir kaç satır var sohbette
yüzüne çarpan rüzgar mıydı
yoksa nefesim mi saçlarını dalgalandıran ?
beni üzen girişimleri var doğanın
ve göğün kirli olduğunu çocuklar bilmez
kuşlar alçaktır biraz
fazla yükseğe çıkmaz
ben
keşke daha sıkı sarılsaydım sana.
-rıza çelik
güvercinler akan nehir saçlarından
boynun bir yatak oluşu okyanusa,
gülüşünden çarpan güneşi kısık gözlerim
ağırlığına düşen sessiz harfler
beni milyon kere say
sayılar kirpiklerinden başlarken
sıfıra değmeyen dilin, benim tenime değiyor.
dur,
ellerinin parmaklarıma çarpışı hazin bir kazanın
yaralanmaya burun deliklerinden başlamak,
keskin gözlerinden acil bir ambulans çıkar
ki sen
üstüne düştüğüm bulut
ki sen
belime sarılan ağaç
ki sen
baharı üstüne kuşanmış yeşil
yaralar her zaman acı doğurmaz bir annedir
cenneti telifi gözlerine çekmiş haktır keskin bakışın
nefesimi kesme,dur
soluğunu enseme gizlemiş melek
yaklaşma,
bir günahı fırça geçirmiş dudaklarımdan boyamak dudaklarını
hem benim saçlarım tiner kokar biraz,
ağır ol, başın dönüyor yaşamaktan.
ufak bir ceylanın gece titreyişi duruyor eylül kıvrımında yanaklarının
bırak
suyunu şiirlerden beslediğim bir el döküyorum yüzüne
öyle narin,saf,yumuşak
hayır,bir gerekçesi yok sözlerimin
doğa bir şekil beni sana büyütüyor.
sızlayan göz bebeklerini görüyorum, an itibariyle katiliyim sigara dumanlarının
bundan çakmakların haberi yok,
henüz seninde.
fotoğraflarından yönetmeni olduğum filmler çekiyorum ara sıra
"düş denemeler'i hayal sinemalar'ında vizyonda"
ben kirpiklerinde yakışmayacak kadar ikinci sınıf oyuncu
ve biraz ideallerinden uzak gereksiz
sanırım yakın mesefalerin karşıt aynasıyız.
hayır, stop !
lanet bir metin yazarıyım,
şiirler biraz olağan dışı imgesel.
takılıp düştüğüm köprücük kemiklerin,
biraz aklım kalıyor doğrulurken
unuttuğum bir kaç satır var sohbette
yüzüne çarpan rüzgar mıydı
yoksa nefesim mi saçlarını dalgalandıran ?
beni üzen girişimleri var doğanın
ve göğün kirli olduğunu çocuklar bilmez
kuşlar alçaktır biraz
fazla yükseğe çıkmaz
ben
keşke daha sıkı sarılsaydım sana.
-rıza çelik
Yorumlar
Yorum Gönder