baktığın tarafda değilim
- baktığın tarafta değilim.
gözlerine işlenmiş kanatların rüzgara ters
saçlarındaki uçurtmalar kara
ve göz bebeklerin yetim büyüyor sevgilim karanlıkta !
parmaklarının sıralı omzunda bir asker eli
vur emrini bekliyorken çöken dizlerim
ellerim serbest,
firari bir eylem direttiklerim
senin siyahına koşan kalp
kan izlerini silmeyi unutan aklım
hangi hatıranda unutulduysa renkleri tüm fotoğraflarının
devrilen kadehlerinden öptüğüm dudak payların
ben uykunda sabahı boyadığım kelebek
hem bana bırak, beni bırakmadan
renklerini bağışlayacağım hayatımın hayatının karelerine
ama
baktığın tarafta değilim
ki
gördüklerinden ürken ve yitirdiğin güven
ki
ben de biraz sokak köpeği tasviri
yazdığım günlüklerde biraz sahip arayışında.
adımlarını attığın sokaklardaki kediler torunlarını büyütürken
senin hayata iyi gelen tarafından öldürdüğün bir beden yatıyor satırlarda.
altını çizdiğin sözlerde kesilen bileklerim
tekrar tekrar okuyupta kuruttuğun dil
bakmadığın tarafa fırlattığın kitap
bakmadığın tarafta ben
her ne varsa
hep
bakmadığın tarafta.
güldüğünde açılan bulutlar
kapandığında dudakların ufukta birleşen güneş gibi
beni üşüttüğü olurdu saçlarının beşi geçince saat
beşi geçtiğinde değişirdi kafeler
beşi geçtiğinde üçe çıkardı çaylar
çünkü beşi geçtiğinde bilmezdim saçlarını avuçlayan sayıları
ben baktığın tarafta değilim.
ayaklarının altında akan dalga
senin suya dönen yönün
tüm yörüngelerini boşluğa akıttığın lafların
senin sinirlendiğin tarafta bile değilim ben.
tuttuğun gez
öptüğün göz
dokunduğun bir arpacığın kurşununu ateşleyen barut
ayaklarının yorganına kısa kalışı hiç olmamıştır bilirim
ama gece düşen yıldızlar çok yaralamıştır beni.
ben senin sırtını döndüğün duvar
ben senin diğer yüzünü çevireceğin yastık
herşey sen bıkana kadar !
herşey bakmadığın tarafta.
şimdi
baktığın tarafta da değilim.
gözlerine işlenmiş kanatların rüzgara ters
saçlarındaki uçurtmalar kara
ve göz bebeklerin yetim büyüyor sevgilim karanlıkta !
parmaklarının sıralı omzunda bir asker eli
vur emrini bekliyorken çöken dizlerim
ellerim serbest,
firari bir eylem direttiklerim
senin siyahına koşan kalp
kan izlerini silmeyi unutan aklım
hangi hatıranda unutulduysa renkleri tüm fotoğraflarının
devrilen kadehlerinden öptüğüm dudak payların
ben uykunda sabahı boyadığım kelebek
hem bana bırak, beni bırakmadan
renklerini bağışlayacağım hayatımın hayatının karelerine
ama
baktığın tarafta değilim
ki
gördüklerinden ürken ve yitirdiğin güven
ki
ben de biraz sokak köpeği tasviri
yazdığım günlüklerde biraz sahip arayışında.
adımlarını attığın sokaklardaki kediler torunlarını büyütürken
senin hayata iyi gelen tarafından öldürdüğün bir beden yatıyor satırlarda.
altını çizdiğin sözlerde kesilen bileklerim
tekrar tekrar okuyupta kuruttuğun dil
bakmadığın tarafa fırlattığın kitap
bakmadığın tarafta ben
her ne varsa
hep
bakmadığın tarafta.
güldüğünde açılan bulutlar
kapandığında dudakların ufukta birleşen güneş gibi
beni üşüttüğü olurdu saçlarının beşi geçince saat
beşi geçtiğinde değişirdi kafeler
beşi geçtiğinde üçe çıkardı çaylar
çünkü beşi geçtiğinde bilmezdim saçlarını avuçlayan sayıları
ben baktığın tarafta değilim.
ayaklarının altında akan dalga
senin suya dönen yönün
tüm yörüngelerini boşluğa akıttığın lafların
senin sinirlendiğin tarafta bile değilim ben.
tuttuğun gez
öptüğün göz
dokunduğun bir arpacığın kurşununu ateşleyen barut
ayaklarının yorganına kısa kalışı hiç olmamıştır bilirim
ama gece düşen yıldızlar çok yaralamıştır beni.
ben senin sırtını döndüğün duvar
ben senin diğer yüzünü çevireceğin yastık
herşey sen bıkana kadar !
herşey bakmadığın tarafta.
şimdi
baktığın tarafta da değilim.
-rıza çelik
Yorumlar
Yorum Gönder