bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara
- kırılan kapı kolları
sökülen lambalar
ve altı tozlu bırakılan ev terlikleri.
bazı aynalarda hala kiri var yüzümün
ölümü örten gazete kağıtları
seri ilan sayfalarında gönüllü hayallerim
aynayı temizlerken yüzüme yüzüme vuran tüm geçmiş
sancını yırtarak,
yıpratak aldığım intikam
mektuplar sararınca mı yaşlanır insan
mürekkepler akınca mı
yoksa çökünce mi derisi damarlar altına ?
rengi iki ton aşağı inmiş bir beden
rengine uygun topraklar üstünde
gördüğü ilk ışığı umut sanacak kadar saf,
ilk yavruyu büyütecek kadar merhametli
ilk çocuğa sarılacak kadar vefalı
bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara.
senin siyah beyaz fotoğraflarında yıllanan anılar
senin siyah beyaz fotoğrafların yanında kalan şaraplar
senin kanını emdiğin şarapların dudaklarında kalan lekesi
benim omzuna bükülen bileğinde belim
gözlerinden düşerken boynuna açılan paraşüt
gözlerinden düşerken boynuna takılan aklım
tanrım
bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara
o senin ömrümün coğrafyası çizilmiş ellerin
o benim alın yazım yazılmış parmak izlerin
suç mahalinde sanık
suç mahalinde bir tanık
suç mahalinde tespit adın
bazen ölüm de kin tutar fail'e
fiili kendinden çalan her kimse
bazı rekabetler sıfıra sıfıra biter
tümden eksilerek.
bazı karanlıklarda yoklamalar alınır
ölülerden sonra
ikimiz de yok yazılırız.
senin kaçak göçek karanlığın
beni aydınlık bir yolcuğa uğurlayan cemaat
ikimiz apayrı betimlenen yerlerin
yanyana yazılan yokluklarıyız.
seri ilan sayflarında gönüllü hayallerim
aynayı temizlerken yüzüne yüzüne vuran tüm geçmiş
ağrılarını aksatarak
mektuplar sasrarınca mı yaşlanır insan
yoksa
ziyaretine gittiği ölülere el açınca mı ?
bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara
otur lütfen,otur
yere ne kadar yakın olursan
sana hala o kadar sarılabilirim.
-rıza çelik
sökülen lambalar
ve altı tozlu bırakılan ev terlikleri.
bazı aynalarda hala kiri var yüzümün
ölümü örten gazete kağıtları
seri ilan sayfalarında gönüllü hayallerim
aynayı temizlerken yüzüme yüzüme vuran tüm geçmiş
sancını yırtarak,
yıpratak aldığım intikam
mektuplar sararınca mı yaşlanır insan
mürekkepler akınca mı
yoksa çökünce mi derisi damarlar altına ?
rengi iki ton aşağı inmiş bir beden
rengine uygun topraklar üstünde
gördüğü ilk ışığı umut sanacak kadar saf,
ilk yavruyu büyütecek kadar merhametli
ilk çocuğa sarılacak kadar vefalı
bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara.
senin siyah beyaz fotoğraflarında yıllanan anılar
senin siyah beyaz fotoğrafların yanında kalan şaraplar
senin kanını emdiğin şarapların dudaklarında kalan lekesi
benim omzuna bükülen bileğinde belim
gözlerinden düşerken boynuna açılan paraşüt
gözlerinden düşerken boynuna takılan aklım
tanrım
bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara
o senin ömrümün coğrafyası çizilmiş ellerin
o benim alın yazım yazılmış parmak izlerin
suç mahalinde sanık
suç mahalinde bir tanık
suç mahalinde tespit adın
bazen ölüm de kin tutar fail'e
fiili kendinden çalan her kimse
bazı rekabetler sıfıra sıfıra biter
tümden eksilerek.
bazı karanlıklarda yoklamalar alınır
ölülerden sonra
ikimiz de yok yazılırız.
senin kaçak göçek karanlığın
beni aydınlık bir yolcuğa uğurlayan cemaat
ikimiz apayrı betimlenen yerlerin
yanyana yazılan yokluklarıyız.
seri ilan sayflarında gönüllü hayallerim
aynayı temizlerken yüzüne yüzüne vuran tüm geçmiş
ağrılarını aksatarak
mektuplar sasrarınca mı yaşlanır insan
yoksa
ziyaretine gittiği ölülere el açınca mı ?
bazen ölüm kin tutar ayakta kalanlara
otur lütfen,otur
yere ne kadar yakın olursan
sana hala o kadar sarılabilirim.
-rıza çelik
Yorumlar
Yorum Gönder