EN SON
- ne zaman yazarsın bilmiyorum,
ama ne zamandır susuyorken pek bekledim.
haddim değil,
hakkım değilken
hatlarına ressam olduğum yüzünün
dudaklarından vapurlar uğurlarken
kirpiklerindeki kelebeklerden ömürler biçtim gözbebeklerine.
dudaklarındaki bir bordonun
kanıma saplantılı derin kesiği
soluk boş bakışlarındaki düşüşlerimde
dilleri efsanelere dönen halkın inşası oldu galata kulesinde.
yarısını öteki basamakları gülerek kovalayanlar
yarasını öteki masalarda rakılar kaldırarak uğurladılar.
söz veriyorum biz seninle böyle olmayacağız.
söz veriyorum
biliyorum
çünkü sen
haddime değil
hakkıma değil
bana değil.
biz birbirimize aynı cümleye düşen iki bilinmeyenli denklem
biz birbirimizin eşitsizliği
biz aslında
denk değiliz
birbirimize.
sen uyurken çok değerler verdim sayılara
bir günün tarihini dünden çıkararak
yarınları o kadar çoğalttım ki
bazı heceleri fazlalaştırmak için dörde böldüm
bazen iki elim iki ayağımı
bana doğru yürümek istersen
senden önce sana daha hızlı nasıl varırım diye çarptım.
aklımla kalbimi bölüp
toprak kavgasına giren tüm savaşları bitirdim.
sen susuyorken
yeni diller öğrendim
sen susuyorken
çocuklar koşturdum parklarda
caddelerde toplar sektirip
dokuz taşın dokuzunu bir deviremeyen çocukları görüp
senin beni bana dokunamadan nasıl yıktığını ağladım.
ne zaman yazarsın bilmiyorum.
ama ne zamandır susuyorken pek bekledim.
haddim değil
hakkım değilken
belkileri büyüttüğüm topraklar da bekledi.
yaşlarım köprücük kemilerine nehir olmayı
kanatlarını kirpiklerinde asılı bırakan kelebekler
saçlarında güzünü bırakan baharlar...
en son bekledim,
en son beklediğimi biliyorum,
en son beklediğimi yazmışlar,
en son tarihi not düşmüşler
en son bir mermere
en son kara bir yazıyla
en son örtmüşler.
en son beni de beklemişler...
en son beklemek sana gelmemiş sırası
beklediğin varmış en son
en son herkesin başka başka..
Yorumlar
Yorum Gönder