"I wanna be yours"
Bir masalın uykusu gibi geldik birbirimize
Öyle ani ve hareretli bir kan
ve biraz dipleri nemli saçlar
hafif sıcak ve habersiz saatlerden
Kırmızı beren
Ve okur-yazar gözlük gözlerinin önünde
Bir ressamın yeşil yamaçlarında sakladığı ceylan varlığın biraz
9 ay geçti kimi fotoğrafların henüz kırkı geçmemiş masum
Sana inanmak istedim gece olduğunda ki
Aklı ermez dediklerinin üstünden geçti 22 yılı
Ve şimdi
Sana inanmıştım demekle geçiyor çoğu vaktim.
Bazen göğsümün tam orta yerinden bir gök geçiyor
O kadar hissediyorum boşluğu
Bazen sarılmak istediğim oluyor
Bazen sana inanmıştım dememek için
Bazen tekrar etmemek için aynı cümleleri herkesten uzakta duruyorum.
İçinde olduğun kalabalığın çok uzağında kalmanın
Ve
Varlığının etrafındaki çok çeşitlilikten kendini bilerek soyutlamanın acılı ağrısı
Seyrek bir görüş açısı
Kuş tüyü yastık
Ölü kokuları
Ve biraz şarap koyarken dökülen parmak uçları
Bildiğin şeylerden konuşalım mesela
Sen en güzel sevdiklerinin yataklarında yatarsın,
Ben onun gözlerinin kapandığı yerde bekçilik oynarım.
Benim bir şeylere ihtiyacım var
Eksikliğimi görüyorum yağmura bakınca
Toz toprak yanında rüzgara efendi duruşun
Etrafta dize gelmeyen tarlaların bitki örtüsü
Geniş düzlükte tek bir ağaç arkanda gölgelik
Az önce yabancı birinin kendisinin bile hatırlamayacağı bir geçmişine gittim
Bir göğü çekmiş çayına
Seni terleten güneşe bile var kinim
Keşke teninde taş sektiren
Saçında oyunlar oynayan
Göğüslerinde pamuk şekerler açan
Yanaklarına elmacık
Ellerine büyüyen bir papatyanın
rüzgarı ben olsaydım.
Hele başımdan çıkarmam dediğin bir yazmanın yazısı ben olsaydım
dediğim
ama gel gör ki dediklerimi
gel bir gör
ama işte
gel gör ki hiç meraklanmadığın bir köşenin kişisiyim
60 saniye de bir ilerliyor
Ve senin ihtiyaçın yok dakika da bir bakmaya
Geçip gidiyor bildiğim dediğin zaman.
Kaçtan kaça geldi bir akşam farkettiğin vaktin
Nereden nereye şiiri.
-rızaçelik
Öyle ani ve hareretli bir kan
ve biraz dipleri nemli saçlar
hafif sıcak ve habersiz saatlerden
Kırmızı beren
Ve okur-yazar gözlük gözlerinin önünde
Bir ressamın yeşil yamaçlarında sakladığı ceylan varlığın biraz
9 ay geçti kimi fotoğrafların henüz kırkı geçmemiş masum
Sana inanmak istedim gece olduğunda ki
Aklı ermez dediklerinin üstünden geçti 22 yılı
Ve şimdi
Sana inanmıştım demekle geçiyor çoğu vaktim.
Bazen göğsümün tam orta yerinden bir gök geçiyor
O kadar hissediyorum boşluğu
Bazen sarılmak istediğim oluyor
Bazen sana inanmıştım dememek için
Bazen tekrar etmemek için aynı cümleleri herkesten uzakta duruyorum.
İçinde olduğun kalabalığın çok uzağında kalmanın
Ve
Varlığının etrafındaki çok çeşitlilikten kendini bilerek soyutlamanın acılı ağrısı
Seyrek bir görüş açısı
Kuş tüyü yastık
Ölü kokuları
Ve biraz şarap koyarken dökülen parmak uçları
Bildiğin şeylerden konuşalım mesela
Sen en güzel sevdiklerinin yataklarında yatarsın,
Ben onun gözlerinin kapandığı yerde bekçilik oynarım.
Benim bir şeylere ihtiyacım var
Eksikliğimi görüyorum yağmura bakınca
Toz toprak yanında rüzgara efendi duruşun
Etrafta dize gelmeyen tarlaların bitki örtüsü
Geniş düzlükte tek bir ağaç arkanda gölgelik
Az önce yabancı birinin kendisinin bile hatırlamayacağı bir geçmişine gittim
Bir göğü çekmiş çayına
Seni terleten güneşe bile var kinim
Keşke teninde taş sektiren
Saçında oyunlar oynayan
Göğüslerinde pamuk şekerler açan
Yanaklarına elmacık
Ellerine büyüyen bir papatyanın
rüzgarı ben olsaydım.
Hele başımdan çıkarmam dediğin bir yazmanın yazısı ben olsaydım
dediğim
ama gel gör ki dediklerimi
gel bir gör
ama işte
gel gör ki hiç meraklanmadığın bir köşenin kişisiyim
60 saniye de bir ilerliyor
Ve senin ihtiyaçın yok dakika da bir bakmaya
Geçip gidiyor bildiğim dediğin zaman.
Kaçtan kaça geldi bir akşam farkettiğin vaktin
Nereden nereye şiiri.
-rızaçelik
Yorumlar
Yorum Gönder