Sana şiirler yazma hevesi içindeyim


Ait olmayan bir oyuncağa el sürmek kadar çocukça bir misafir olmak gibi.
Haberin olmadan hava durumlarında yaşadığın günlerinin
Rüzgarı tenine kapı vuran bir yağmur olmak istiyorum ara sıra.
Uyandığın saatlerin günaydınlarını merak ediyorum,
Önce gözlerini mi açarsın yoksa
Gözlerin kapalı mıdır öperken?
Kokunu bilmediğim ve bir yeşilliğin önünde
Boynundan kıvrılan bir nehir çizilirken
Köprücük kemiklerine
Üstünde renkli desenlerin melodisi olmayı istedim çoğu zaman.
İstediğim çok şey oldu,
Sahilde kumla denizin birleştiği yerde bütün siyahlığından öpmek istedim.
Şarap kaldırdığın kadehlerde yıllanmak,
İçtiğin kahvelere kırk yılı beslerken günlüğümde
Tarihleri not düşmeden yazdım herşeyi.
Günü gününe makbuzu kesilmiş bir ödeme biçimi değildi bu,
Biraz günden güne varlığını katlayan katmadığın değerlerindeki değerimin, değerlerimdeki değerinin eş zamanlı artışıydı.
Okumadığın şiirlerim çok,
O dilendiğim fotoğraf hala gelmedi.
Ben hiç aklıma bile getirmedim,
O anlamsızlaştıran
Soğuk, kırıcı bir şekil bozukluğunu
Yol ayrımını
Yahut sessimizi büken bir ağrıyı
Ya da adı dilime varmıyor olumsuzluk hal ekleri.
Belki okunur diye yazılan onlarca cümle
Oldukları yerde büyüdüler
Çoğaldılar
Kalabalıklaştılar
Ama henüz ses vermedik birbirimize
Çünkü ne senin bir cümlen var bana
Ne de benim bir cümleyi sesle buluşturacak bir nefesim.
Öpsen beni bir,
Birbirine küsen yıldızlar bile sevişirdi belki.
Bu benim aklıma geldi,
Ben senin aklının ucunda kendimi göremedim henüz.
-rızaçelik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yıllar boyu kaybettiğin yolları bir hayatın bedeni üstünde aramayı hissetiren şey neydi ?

düş denemeler'i hayal sinemalar'ında vizyonda 1

gelirken ağustos giderken şubat